25 Mayıs 2014 Pazar

Tevrat'ı Doğrulayıcı Olarak Gönderilmiş Olan İncil'in Tevhid İnancınıda Doğrulaması Gerekir


Tevrat'ı Doğrulayıcı Olarak Gönderilmiş Olan İncil'in Tevhid İnancını da Doğrulaması Gerekir

   Üçleme taraftarı bir Hristiyan, ilk anda yukarıdaki tarihi belgelere dayanan açıklamaları ve bu konudaki yorumları kendince doğru kabul etmeyebilir. Fakat bu, şu anki İncillerin 27 farklı İncil arasından seçilmiş olduğu gerçeğini değiştirmemektedir.
   Hristiyanlığın hak kitabı olarak 4 ayrı İncil Konsil kararı ile belirlenmiştir. Bu açık bir gerçektir. Bu 4 İncil arasındaki çelişki ve farklılıklar da inkar edilemeyecek boyutlardadır. Dolayısıyla samimi bir Hristiyan, Kilise'nin dogmatik kararlarını bir kenara bırakarak, aklı ve vicdanı ile düşünmeli, bunları "tek bir kelimesi bile değiştirilmemiş" kitaplar olarak kabul etme konusunda biraz düşünmelidir. Tek bir kelimesi bile değiştirilmemiş olduğu iddia edilen söz konusu kitaplar, bizzat Kilise'nin kendisi tarafından defalarca değişikliğe uğratılmıştır. Bu, Hristiyan tarihi kaynaklarının belirttiği bir durumdur. Günümüz İncil baskılarında yer alan eski İncil nüshalarındaki açıklamalara dair dipnotlar bile, bunu anlamak için yeterlidir.
   Burada önemle değinilmesi gereken bir başka konu da, Hz. İsa (as) ve havarilerden sonra, teslis inancının yer aldığı 4 İncil kabul edilene kadar geçen 3 asır boyunca yaşamış olan Hristiyanların durumudur. Bu kişiler her ne kadar tüm samimiyetleriyle Hz. İsa (as)'a ve İncil'e tabi olmuş olsalar da, Kilise'nin dayattığı dogmaya göre, dinden çıkmış hükmündedirler. Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Uyarıcısı gelmiş bir hak din ve onun kutsal kitabı mevcutken, insanların o koskoca dönemde gerçekleri bilmeden yaşadıklarını kim iddia edebilir? Allah kuşkusuz ki böyle bir şeye izin vermez.
   Dolayısıyla şüphelenilmesi gereken, ilk el yazmalarının bulunduğu, İncil'in orijinal dili olan Aramice'nin hali hazırda kullanıldığı, dolayısıyla en azından çoğaltma ve çeviri hatalarının yer almadığı 4. asırdan önceki dönem değil, sonraki dönem olmalıdır. Havarilerden hemen sonraki dönem, çok büyük olasılıkla Hz. İsa (as)'ın yazdırmış olduğu İncil'in [Hz. İsa (as)'ın kendisine gelen vahyi kendi döneminde yazdırmış olması kuvvetle muhtemeldir] gerçek nüshalarının bulunduğu ve uygulandığı dönemdir. Museviliğin devamı olan tevhid inancı bu nedenle o dönemde varlığını korumuştur. Nitekim İncil, Kuran'da da belirtildiği gibi, Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderilmiştir. Dolayısıyla sahih İncil'de, Museviliğin temel itikadı olan tevhid inancının da doğrulanmış olması gerekmektedir. Kuran'da Rabbimiz şu şekilde bildirir:
   Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik. (Maide Suresi, 46)
   Bazı Hristiyanlar, Hz. İsa (as)'dan sonra havarilerin üçleme inancını yaydıklarını, hatta bu uğurda öldüklerini iddia etmektedirler. Oysa bu bir saptırmacadır. Hz. İsa (as)'ın yanında bulunan gerçek havarilerin hiçbiri hiçbir şekilde üçleme inancını savunmamışlardır, savunmaları da mümkün değildir. (Üçleme inancını yaygınlaştırdığı bilinen tek kişi Pavlus'tur ve bugün pek çok Hristiyan teolog ve Hristiyan kaynağın teyid ettiği gibi Pavlus, Hz. İsa (as) ile hiç görüşmemiş, hatta onun zamanında ona karşı çıkmış olan bir kişidir.) Hz. İsa (as) ve havariler, İncil'in vahyinden önce tıpkı diğer tüm ilk Hristiyanlar gibi Museviydiler ve İsrail kavimlerine mensuptular. İlk Hristiyanlarda ise asla teslis inancı yoktu. Onlar, Tevrat'ı doğrulayan olarak gönderilen kitaplarında, Tevrat'ta açıkça haber verilmiş olan tevhid inancını buldular. Gariptir ki bugün Hristiyanlar onlara "Yahudi Hristiyanlar" diyerek kendilerinden saymamaktadırlar. Sanki Hz. İsa (as), kendisine vahiy gelmeden önce bir Musevi ve aynı zamanda İsrailoğullarından birisi değilmiş gibi.
   Dolayısıyla 4. asırdan önceki dönem, Musevi tevhid dininin bir devamı olan, büyük ihtimalle İncil'in aslı ile hükmedilen bundan dolayı da tevhid inancının hakim olduğu bir dönemdir. Bütün bunlardan yola çıkarak, Roma İmparatorluğunun hakim olduğu, putperestliğin ve putperest üçleme inancının İmparatorluk ile birlikte dünyaya yayıldığı ve İncil'in orijinal dili olan Aramice'nin unutulup Yunanca'nın kullanılmaya başlandığı, siyasi kavgaların, iç çatışmaların ve din savaşlarının hüküm sürdüğü 4. asırdan sonraki dönem, bidatler ve Hristiyanlığa getirilen yeni hükümler açısından şüphe ile bakılması gereken dönemdir. Dolayısıyla yukarıda verdiğimiz tarihi bilgiler, bu bakımdan iyi değerlerdirilmelidir.

Tevrat İncil Kuran

        Allah Elbette Vahyettiği Hak Kitabı Korumaya Kadirdir

   Bazı Hristiyanların, Allah'ın bir nur olarak gönderdiği hak kitap olan İncil'in zaman içinde değiştiği ve yanlış yorumlandığı ihtimalini kabul etmek istememeleri elbette anlaşılabilirdir. Tahrif edilmiş bir hak kitaba uyma fikrinden tedirgin olmaları mevzu bahis olabilir. Fakat samimi Hristiyanların şu gerçeği göz önünde bulundurmaları gerekmektedir: Şu anki İncil'in büyük bir bölümü doğrudur. Hz. İsa (as)'a indirilen orijinal İncil, çok derin ve hikmetli anlatımlardan, güzel açıklamalardan oluşan Allah'ın vahyidir ve Kuran'da övülmektedir.Müslümanlar, tıpkı Hristiyanlar gibi bu hükümlere uymakla yükümlüdürler.
    Fakat bunun yanı sıra, İncil'in aslı yani tahrif edilmemiş bütünü zaten korunmuştur. Gizlendiği yerde, bulunacağı tarihi beklemektedir. Allah'ın izniyle Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunu göreceğimiz dönemde İncil'in aslı bulunacaktır. Dolayısıyla Hristiyanların inandığı şekilde hiçbir değişikliğe uğramamış bir İncil vardır. Buradaki eleştirimiz, şu an hak kabul edilen fakat içinde pek çok tutarsızlık barındıran 4 İncil'in değiştirilmiş ve yanlış yorumlanmış bölümlerine yöneliktir. Söz konusu bölümlerin varlığı, samimi bir gözle bakan her Hristiyanın rahatça anlayabileceği kadar açıktır. Bu yazımızda anlatılanlarla samimi Hristiyan kardeşlerimiz; akla, vicdana ve mantığa davet edilmektedirler.
   Yüce Allah, elbette insanlara yol gösterici olarak indirdiği hak kitapları korumaya kadirdir. Bazı Hristiyanlar, İncil'in tahrif edilmiş olduğuna dair açıklamaları kabul etmemek için Rabbimiz'in bu üstün vasfını delil olarak öne sürmektedirler. Oysa burada gereği gibi anlaşılması gereken gizli bir hikmet bulunmaktadır:
   Tekrar belirtmek gerekir ki, Allah elbette ki Kendi kitabını korumaya muktedirdir. Yüce Allah tüm kainatta her şeyi kusursuz yaratmaya da muktedirdir. Fakat kainattaki her şey kusursuz değildir. Kainatta eksiklikler ve kusurlar vardır ve bunları da yaratan Allah'tır. Allah'ın eksiklikler yaratmasının özel bir hikmeti vardır. Eksikliklerle bu dünyanın geçici bir imtihan yeri olduğu, Allah'a karşı aciz varlıklar olduğumuz gerçeği ve dünyanın değil ahiretin asıl yurt olduğu daima akılda tutulur. Eksiklikler var oldukça insan böbürlenmez, Allah'a karşı aczini ve Allah'a karşı ihtiyaç içinde olduğunu daima bilir.
   Delilleri son derece açık olan Kutsal İncil'in tahrif edilmesi de Allah'ın izni ve dilemesiyle gelişen bir olaydır. Bir hikmetle, Allah'ın özel bir imtihanı gereği böyle yaratılmıştır. Allah böyle yaratıyorsa ve bu konudaki delilleri açık şekilde gösteriyorsa, bu konuda katı olmak değil, bunun ardındaki hikmetleri görmek ve anlamak gerekir.
   Belli ki, şu anda Hristiyan alemi bununla denenmektedir. Vicdanlarına uymaya davet edilmektedirler.
   Belli ki bu durum, Hz. İsa (as)'nın gelişi ve gerçek İncil'in aranması için gereken özel bir zorunluluktur.
    Bu imtihan ile belli ki yanlış inançlar dünyayı saracak, insanlar din adına kargaşaya, karmaşaya ve kan dökücülüğe sürüklenecek ve Hz. İsa (as) ve Hz. Mehdi (as)'ın gelişi için Tevrat'ta, İncil'de ve Kuran ve hadislerde bildirilen ahir zaman alametleri yerini bulacaktır. Dolayısıyla samimi Hristiyanların üzerine düşen asıl görev, İncil'in gerçek hükümlerinin aranması ve uygulanmasıdır.
   Fakat aynı zamanda Hristiyanların, Kuran'ın, hak olan İncil'in hükümlerinin tümünü kapsayıp aktardığı gerçeğini de bilmeleri gerekmektedir. Hak İncil hükümleri Kuran'da bulunmaktadır ve bu sebeple Müslümanlar da hak İncil'i uygulamakla yükümlüdürler.

kilise avlusu

Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik.
(Maide Suresi, 46)
   Kuran, İncil'i doğrulayıcı hak bir kitaptır. Dolayısıyla Müslümanlar, Muhammedi oldukları gibi, hak İncil'i uygulayan birer İsevi ve hak Tevrat'ı uygulayan birer Musevidirler. Dolayısıyla, samimi bir Hristiyan da İncil'in gerçeğine uymak ve hak İncil ile hükmetmek istiyorsa, Kuran'da bu hükümlerin tümünü bulacaktır. Hak İncil, Kuran'da Yüce Allah'ın övdüğü kutsal kitabımızdır. Allah, İncil'in, gönderildiği dönemde insanlar için yol gösterici olduğunu Kuran'da şöyle bildirmektedir:
    O, sana Kitab'ı hak ve kendinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, Tevrat'ı ve İncil'i de indirmişti. Bundan (Kur'an'dan) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler... (Al-i İmran Suresi, 3-4)
    Onların (peygamberleri) ardından yanlarındaki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak Meryem oğlu İsa'yı gönderdik ve ona içinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan ve muttakiler için yol gösterici ve öğüt olan İncil'i verdik. (Maide Suresi, 46) 

   Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik; ona İncil'i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır. (Hadid Suresi, 27)
   Sonuç olarak, Hristiyan kardeşlerimizin Kuran'ı, -önyargılara dayanarak reddetmeden önce- bu bakış açısıyla okumaları gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki samimiyetle Allah'tan doğruyu yanlıştan ayıran bir anlayış dileyen her kişi, Allah'ın bu büyük nimetine nail olacaktır.

Kuran-ı Kerim, ekmek

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder