11 Temmuz 2014 Cuma

İncil'deki "Tanrı'nın çocukları" ifadesi de yine mecazi bir anlamtaşımaktadır


İncil'de pek çok pasajda yer alan "Tanrı'nın çocukları" ifadesi ile iman edenler kastedilmekte ve manevi ve mecazi bir yakınlığa işaret edilmektedir. Bu insanların kutlu, Allah Katında değerli, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmış olduğu umulan kişiler oldukları vurgulanmaktadır. Burada hiçbir şekilde ilahlık vasfı söz konusu değildir. İncil'deki "baba", "oğul" ve "Tanrı'nın oğulları" ifadelerine önyargısız bakan herkes sözlerin mecazi anlam taşıdığını, Allah'ın yakınlığını, şefkatini, sevgisini ve koruyuculuğunu göstermek için özellikle bu ifadelerin kullanılmış olduğunu rahatlıkla anlayabilir. İncil'de sıkça kullanılan bu sözlerin, Hz. İsa (as) söz konusu olduğunda neden farklı yorumlandığı ise anlaşılamamaktadır. Anlam elbette değişmemekte, aynı mecazi anlam kullanılmakta, fakat teslisçiler kasıtlı olarak bu şekilde yorumlamaktadırlar.

İncil'de "Tanrı'nın çocukları ifadelerinin geçtiği çeşitli pasajlar şu şekildedir:
Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. (Yuhanna, 1:12)
Sevgili kardeşlerim, daha şimdiden Tanrı'nın çocuklarıyız, ama ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründüğü zaman ona benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü onu olduğu gibi göreceğiz. (Yuhanna'nın 1. Mektubu, 3:2)
Tanrı'yı sevip buyruklarını yerine getirmekle, Tanrı'nın çocuklarını sevdiğimizi anlarız. (Yuhanna, 5:2)
Baba ifadesinin mecazi anlam içermesine bir örnek Hz. İbrahim (as) için kullanılmasıdır
İncil'de Hz. İbrahim (as), iman edenlerin "babası" olarak tanıtılmaktadır. Açıktır ki, burada da baba kelimesi mecazi bir anlamda kullanılmış, bu ifade ile Hz. İbrahim (as)'ın liderliğine, koruyuculuğuna, kendisini izleyenlere yol gösterdiğine vurgu yapılmıştır.

Bu nedenle vaat, Tanrı'nın lütfuna dayanmak ve İbrahim'in bütün soyu için güvence altına alınmak üzere imana bağlı kılınmıştır. İbrahim'in soyu yalnız Kutsal Yasa'ya bağlı olanlar değil, aynı zamanda İbrahim'in imanına sahip olanlardır. "Seni birçok ulusun babası yaptım" diye yazılmış olduğu gibi İbrahim, iman ettiği Tanrı'nın -ölülere yaşam veren, var olmayanı buyruğuyla var eden Tanrı'nın- gözünde hepimizin babasıdır. (Romalılar, 4:16)

"Bizim babamız İbrahim'dir" diye karşılık verdiler. İsa, "İbrahim'in çocukları olsaydınız, İbrahim'in yaptıklarını yapardınız" dedi. (Yuhanna, 8:39)

İncil'de "Yaratan yerine yaratılana, ölümsüz Allah yerine ölümlü insana kulluk etmek" kınanmıştır

İncil'de bu konuda geçen pasajlar çok önemlidir. Dönemin insanlarının, Yaratan yerine yaratılana yani ölümlü bir insana taptıklarını, onu ilah edindiklerini izah eder. İşte bu, teslisçi Hristiyanların şu an içinde bulundukları durumdur. Onlar da bir beşeri ilah edinerek, yaratılan bir kulu kendilerince yaratıcı ilan etmişlerdir. Allah onları İncil'de uyarmıştır:

Tanrı'yı bildikleri halde O'nu Tanrı olarak yüceltmediler, O'na şükretmediler. Tersine, düşüncelerinde budalalığa düştüler; anlayışsız yüreklerini karanlık bürüdü. Akıllı olduklarını ileri sürerken akılsız olup çıktılar. Ölümsüz Tanrı'nın yüceliği yerine ölümlü insana, kuşlara, dört ayaklılara, sürüngenlere benzeyen putları yeğlediler. Bu yüzden Tanrı, birbirlerinin bedenlerini aşağılasınlar diye, onları yüreklerinin tutkuları içinde ahlaksızlığa teslim etti. Tanrı'yla ilgili gerçeğin yerine yalanı koydular. Yaradan'ın yerine yaratığa tapıp kulluk ettiler. Oysa Tanrı sonsuza dek övülmeye layıktır! Amin. (Romalılar, 1:21-25)

Hz. İsa (as)'ın "Allah Birdir" demesi

Allah Birdir. Hz. İsa (as), İncil'de bunu açıkça söylemektedir. İncil'de Allah'ın Bir ve Tek olduğu, yalnızca O'na kulluk edilmesi ve O'na şirk koşmadan iman edilmesi gerektiği pek çok pasajda çok açık şekilde belirtilmiştir. (İncil'de Allah'ın Birliği ile ilgili pasajların tamamını ilerleyen sayfalarda bulabilirsiniz.) Bu sözlerde, ne üçlü birlikten, ne de üç ayrı tanrının tek bir tanrı anlamına geldiğinden, ne de özde tek fakat varlıkta üç gibi mantık dışı izahlardan bahsedilmemektedir. Yalnızca "Allah Bir" denilmektedir. İncil ayetlerinde kesin olan gerçek, O'ndan başka İlah olmadığıdır. Bunu görmek öylesine kolaydır ki bu kadar fazla Hristiyanın İncil pasajlarındaki açık ifadelerine rağmen karmaşa içindeki bir üçleme inancını geliştirmeleri gerçekten şaşılacak bir şeydir.
  Onların tartışmalarını dinleyen ve İsa'nın onlara güzel yanıt verdiğini gören bir din bilgini yaklaşıp ona, "Buyrukların en önemlisi hangisidir?" diye sordu. İsa şöyle karşılık verdi: "[Allah'ın buyruklarının] en önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Allah'ımız Rab tek Rab'dir… Din bilgini İsa'ya, "İyi söyledin, öğretmenim" dedi. "'Allah tektir ve O'ndan başkası yoktur' demekle doğruyu söyledin." (Markos, 12:28-32)

Kurtarıcımız Tek Allah'a yücelik olsun... (Yahuda'nın Mektubu, 1: 24)

Sen Allah'ın Bir olduğuna inanıyorsun, iyi ediyorsun. Cinler bile buna inanıyor ve [Allah korkusuyla] titriyorlar! (Yakup'un Mektubu, 2: 19)

jesus

Hz. İsa (as)'ın Allah'tan korkmayı emretmesi

İncil'e göre Hz. İsa (as) kendisinden değil, yalnızca Allah'tan korkulmasını öğütlemektedir. Bazı Hristiyanlar konunun üçlü birlik olduğunu dolayısıyla Hz. İsa (as)'ın bu emir ile kendisini de kastediyor olduğunu iddia edebilirler. Elbette ki bu karmaşa, ancak üçleme savunucularının ortaya koyacağı ve insanları yanıltmak için kullanabilecekleri bir mantıktır. Vicdanı güçlü hiç kimse bu saptırmacaya kanmamalıdır. Ayetin anlamı kesin ve açıktır. Hz. İsa (as) hiç kimseyi kendisine tapmaya çağırmamakta, hatta aksine yalnızca Tek İlah olan Allah'a yönlendirmektedir.
[Hz. İsa (as):] "Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de Cehennemde mahvedebilen Allah'tan korkun." (Matta, 10:28)
Hz. İsa (as)'ın Allah'ı sevmeyi emretmesi
Yine İncil'de Hz. İsa (as), insanları sürekli olarak Tek Allah'a yöneltmekte ve O'na sevgi duymalarını istemektedir.
İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Allah'ımız Rab tek Rab'dir. Allah'ın Rab'bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle seveceksin.'" (Markos, 12:29-30)

Hz. İsa (as)'ın Allah'a yalvarmayı emretmesi
Üçleme yanlılarına göre, dua edilmesi gereken kişi Hz. İsa (as)'dır. Ve şu anda üçleme savunucusu Hristiyanlar uygulama olarak da Hz. İsa (as)'a dua etmektedirler. Oysa İncil'de, Hz. İsa (as)'ın kendi ağzından duanın Allah'a yapılması gerektiği söylenmektedir. Hükümde hiçbir karmaşa yoktur, Hz. İsa (as), hiçbir yerde Allah'a yakarmak için insanların kendisine yönelmeleri gerektiğini söylememektedir. Doğrudan Allah'a yalvarmalarını öğütlemektedir. Dua etmek için aracılar olduğu, Hz. İsa (as) olmaksızın duanın Allah'a ulaşmayacağı gibi karmaşık ve derme çatma fikirler ancak teslisçilerin uydurmasıdır. Kalp ve mantık gözü ile bakan bir insan için İncil pasajları son derece açıktır.

O zaman İsa öğrencilerine, "Ürün bol, ama işçi az" dedi, "Bu nedenle ürünün sahibi Rab'be yalvarın, ürününü kaldıracak işçiler göndersin." (Matta, 9:37-38)

dua_eden_cocuklar

Hz. İsa (as)'ın yalnızca Allah'a kulluk edilmesini söylemesi

Hz. İsa (as) İncil'de insanları, kendisine değil Allah'a kulluk etmeye çağırmaktadır. Hz. İsa (as)'ın bu izahlarında aslında kendisini kastettiği gibi zorlama bir anlam arayanlar, yine üçlemeyi İncil'e dahil etmeye çalışanlardır. Ayet açıktır; Hz. İsa (as), tıpkı Hz. İbrahim (as), Hz. Musa (as) ve Hz. Muhammed (sav) gibi Allah'ın sevgili peygamberi olarak kendisine gönderilen tebilğ görevini yapmakta ve insanları Allah'a kulluk etmeye çağırmaktadır.
İsa ona şu karşılığı verdi: "'Allah'ın olan Rab'be tap, yalnız O'na kulluk et' diye yazılmıştır." (Luka, 4:8, Matta, 4:10)

hz İsa çocuklarla

Hz. İsa (as)'ın Allah'a iman edilmesini emretmesi

Hz. İsa (as) İncil'de, yine kendisine indirilen peygamberlik görevini yapmakta ve insanları Allah'a imana davet etmektedir.
İsa onlara şöyle karşılık verdi: "Tanrı'ya iman edin." (Markos, 11:22)

Hz. İsa (as)'ın, herşeyin Allah rızası için yapılmasını öğütlemesi

Hz. İsa (as), İncil'de insanları kendi rızasına değil Tek olan Allah'ın rızasına yöneltmektedir. Demek ki rızası aranacak olan Hz. İsa (as)'ın kendisi değil Yüce Allah'tır.
Sonuç olarak, ne yer ne içerseniz, ne yaparsanız, herşeyi Allah'ın yüceliği için yapın. (Pavlus'tan Korintlilere 1. Mektup, 10:31)
Günü kutlayan, Rab için kutlar. Herşeyi yiyen, Allah'a şükrederek bunu Rab için yer. Bazı şeyleri yemeyen de Rab için yemez ve Allah'a şükreder. Hiçbirimiz kendimiz için yaşamayız, hiçbirimiz de kendimiz için ölmeyiz. Yaşarsak, Rab için yaşarız; ölürsek, Rab için ölürüz.(Pavlus'tan Romalılara Mektup, 14:6-8)
Rab'den miras ödülünü alacağınızı bilerek, her ne yaparsanız, insanlar için değil, Rab için candan yapın... (Pavlus'tan Koloselilere Mektup, 3:23-24)

at
Hz. İsa (as), tüm insanlar gibi bir kuldur. İncil'de pek çok pasajda Hz. İsa (as)'ın bir insan olduğuna ve Allah'a kulluk vazifelerini yerine getirdiğine dair ifadeler yer almaktadır. Dolayısıyla, Hz. İsa (as)'a atfedilen -Haşa- İlahlık vasfını İncil pasajları ortadan kaldırmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder